AÖF’ten dev adım: ”Türkiye’nin ilk pilot uygulama çalışması”
Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi (AÖF) bünyesinde yer alan “Elektrik ve Enerji Bölümü Elektrik Enerjisi Üretim, İletim ve Dağıtımı Ön Lisans Programı” öğrencilerine başlattığı staj ve uygulama çalışmaları ile bir ilke daha imza attı. 22 Temmuz Pazartesi günü Fen Fakültesi laboratuvarlarında başlayan uygulamalı ders ve deney çalışmalarına çeşitli illerden gelen toplamda 720 öğrenci kayıt yaptırdı.
Anadolu Üniversitesi Fen Fakültesinin önderliğinde yürütülen bu çalışma, Türkiye’de ilk pilot uygulama olma özelliği taşıyor. Bu program kapsamında bir taraftan alanında uzman teknikerler ve ara elemanlar yetişirken, diğer yandan güneş ve rüzgâr enerjisinden yararlanılması, güneş enerjisinden elektrik enerjisinin üretilmesi, ülke ekonomisine büyük katkı sağlayacak olan enerji tasarrufunun sağlanması ve enerji açığının kapatılması amaçlanıyor. Bunun yanı sıra program öğrencilerin günlük yaşamlarında enerji kullanımı konusunda tasarruf bilincinin sağlanması ve tekniker diploması ya da sertifika verilmesi hedefleniyor.
“Açıköğretim bünyesinde yapılan ilk uygulama çalışması”
4 yıl önce açılan bu programın ülkemizde karşı karşıya kaldığı ciddi bir enerji probleminden kaynaklanan bir program olduğunu ifade eden Anadolu Üniversitesi Fen Fakültesi Fizik Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Muhsin Zor “Bu program 4 yıl önce açıldı. Bugünkü program ile farkı, programa ek olarak 3 adet uygulama ve bir de staj dersleri konuldu. Öğrencilerin enerji alanında ara eleman ya da tekniker olarak değerlendirilebilmesi için uygulama ve staj yapmaları gerektiğini söyledik. Yaklaşık 4 yıl önce başlayan bu program ilk defa uygulamalı olarak bu yıl yapılıyor. Bu uygulama ve stajdan ise sadece 2012-2013 ders yılında kayıt yaptıran öğrenciler yararlanabiliyor. Türkiye genelinde araştırma yaptığımızda her yüksekokulda bu uygulamaların olup, kendilerinin olmadığını gördük. Fakat Anadolu Üniversitesinin geniş yelpazesi altında bulunan Açıköğretim Fakültesinde uygulamanın ve derslerin yapılmaması mümkün değil. Biz farklı kurumları göze almadan kendi içimizde öğrencilerimize neler verebiliriz noktasında oturup düşündük ve yeniden bir plan yaptık.” şeklinde konuştu.
“Programa bu yıl 2 bin 700 öğrenci kayıt yaptırdı”
Uygulama çalışması hakkında bilgi veren Prof. Dr. Zor konuyla ilgili olarak şunları söyledi: “4 yıl önce başlayan bu programa talep, bin öğrencinin üzerine çıkmıyordu. Bu uygulamaların ÖSYM (Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi) kılavuzuna girmesiyle birlikte 2 bin 700’e yakın öğrenci kayıt yaptırdı. Şu anda 113 öğrenci fiilî olarak uygulama yapıyor. Toplamda 3 laboratuvar bulunuyor ve her laboratuvarda sekizer deney gerçekleştiriliyor. Öğrenci 2 günde 1 laboratuvarda 8 tane deneyi tamamlıyor. Üniversitemizin çeşitli fakülte ve meslek yüksekokullarından gelen öğretim elemanlarının desteğiyle verilen dersler günde 8 saat sürüyor.”
“2012 yılında enerji açığımız 60 milyar dolar”
Bu çalışma sonrasında 3 ayrı uygulamanın ortaya çıktığını belirten Zor, sözlerine şöyle devam etti: “Atölye çalışması 1, atölye çalışması 2 ve devre analizi laboratuvarı dediğimiz 3 uygulama ortaya çıktı. Biz bunların hepsine ‘enerji laboratuvarı’ diyoruz. Bu enerji laboratuvarında hedef 3 ayrı uygulamada sekizer tane deneyi oturtmak. Toplamda 3 uygulama sonunda 24 deney yapılmış olacak. Bundaki amaç; enerji dar boğazımızı aşmaktır. Şu tespit çok önemlidir: Yurt dışına 2011’de enerji açığımızdan dolayı harcanan paranın miktarı 54 bin dolarken, bu rakam 2012 yılında 60 milyar doları geçti.”
Enerji açığının kapatılmasının önemine vurgu yapan Prof. Dr. Muhsin Zor, öğrencilerin yapacağı deneylerde asıl amacın; elektrik enerjisinin üretilmesi olduğunu dile getirdi. Kızılderili atasözü olan “Bize bu dünya dedelerimizden miras kalmadı, torunlarımızdan emanet aldık.” sözüyle konuya dikkat çeken Prof. Dr. Zor; güneş, rüzgâr ve jeotermal enerjiden yararlanılmasının ülkemize büyük katkıları olacağını ve çalışmalarını bu alanda yürüteceklerini söyledi ve ekledi: “Çatıların panellerle kaplatılması, elektrik enerjinin üretilmesi ve ailenin ürettiği enerjiyi devlete satması, belli bir kısmını da kendisinin harcamasının ve bu yolla para kazanılması önemli bir adım olacaktır.”
“Devlet, vatandaşa düşük faizli ya da faizsiz kredi vermelidir”
Elektrik enerjisinin üretilmesi kadar tasarrufunun da çok önemli olduğunu söyleyen Prof. Dr. Muhsin Zor “Bu tasarrufun sağlanabilmesi için devletin halkı desteklemesi gerekiyor. Gereksiz enerji tüketiminden sakınılması demek yaklaşık 10 ile 12 milyar dolar arası tasarruf demektir. Bu para tasarruf edilirse; devletimizin bu tasarruf edilebilecek miktarı vatandaşlara çatılarını panelle kaplamaları için düşük faizli ya da faizsiz kredi vermesi gerekmektedir. Bu, yarısını devletin yarısını ise vatandaşlarımız karşılayacağı ve 5 yıl taksitli ödeme şeklinde yapılabilir. Bu yöntem sayesinde enerji tasarrufunun yanında, enerji üretimi de başlamış oluyor.” diye konuştu.
Türkiye’de üretilecek enerjinin Avrupa’daki ülkelerden çok daha fazla olacağını dile getiren Zor: “Ülkemiz, hem güneş hem de rüzgâr enerjisi kapsamında gerçekten çok değerlidir. Avrupa’daki ülkelerin kendileri için çok önemli buldukları yıllık bazda güneş enerjisinden ülkelerine gelen miktarı, bizim Karadeniz kıyılarında az güneşli dediğimiz yerlere denk geliyor. Orta Anadolu’da özellikle Toroslar’ın güney kısımları ve Eskişehir’in Bozdağlar’ın güneye bakan yerleri tamamen güneş tarlası olabilir.” şeklinde konuştu.
“Gelecek yıl öğrenci sayısının 2 binin üzerinde bekliyoruz”
Bu uygulamanın dünyanın sayılı örneklerinden birisi olduğunu değinen Prof. Dr. Zor “Bu çalışmayla birlikte öğrencilerin ufku çok genişleyecek ve öğrenciler evlerine döndüklerinde ilk olarak enerji tasarrufunu öğrenmiş olacak. Burada enerji boyutunda insanlığa bir şey katılacak ve dünya böylelikle daha az kirletilmiş olacak. Bu bağlamda uygulamanın amacına ulaştığını düşünüyorum. Gelen herkes bu işi isteyerek ve severek yapıyor. Gelecek sene sayının 2 binin üzerinde olmasını bekliyoruz. Sadece burada değil; üniversitemizin diğer birimlerinde uygulamalar olacak.” dedi.
“Açıköğretim, uygulama çalışmaları arasında katılım oranı en yüksek program”
Çalışmanın yürütücüleri ve sorumluları arasında yer alan Fen Fakültesi Fizik Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Ahmet Şenol Aybek ise “Açıköğretim, bu tarz uygulamalı çalışmalarına katılımlar arasında en yüksek orana sahip programıdır. Biz deneylerimizde yeni bir şeye ulaşmayacağız; ancak elimizde var olan malzemelerin kullanımı ve yaygınlaştırılmasını sağlayacağız. Amaç; ‘her bir öğrencide ben bu enerjiyi çok az maliyetle üretebilirim’ fikrini oluşturarak çalışmayı başarıya ulaştırmaktır. Bizim öğrencilerden beklediğimiz tasarruf oldukça önemli ancak bunun yanında enerji üretimine katkıda bulunabilir miyiz ya da yaygınlaştırabilir miyiz? Güneş enerjisinin yaygınlaştırılmasını nasıl sağlayacağız? gibi sorulara yanıt bulmaktır.” diye konuştu.
Doç. Dr. Metin Kul ise laboratuvarların altyapısının yeterli olduğunu; ancak gelecek yıl öğrenci sayısının artışına bağlı olarak yeni laboratuvar ve öğretim elemanlarına ihtiyaç olacağını belirtti.
Doç. Dr. Evren Turan uygulama çalışmasının yanı sıra staj konusuna değinerek şunları söyledi: “Bu 3 laboratuvar uygulamasının yanında öğrencilerimiz staj da yapacaklar. Stajın öğrenciler için büyük bir imkân olduğunu düşünüyorum. Bu sayede 20 iş günü staj süresince iş yeri tecrübesine sahip olacaklar. Her Açıköğretim öğrencisinin bu uygulamalı programa katılabileceği gibi farklı bölümlerden öğrenciler de katılabilir.”
Öğrencilerin günlük yaşamlarında teoride gördükleri bilgileri pratiğe dökmeleri için fırsat veren bu çalışma, onlara iş istihdamı konusunda da imkân yaratacak.
Uygulamalı derslere katılan öğrenciler arasında yer alan ve Gaziantep’ten gelen Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi öğrencisi olan Kevser Dağlı, Enerji Sistemleri Mühendisliği Bölümünde okuduğunu, burada da Elektrik Enerjisi Üretim, İletim ve Dağıtım Programında laboratuvar dersleri aldığını kaydetti. Dağlı sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Burada mekanik enerjinin korunumu ile ilgili deneyler yapıyoruz. Her şeyi uygulamalı gerçek bir ortamda görmüş olmak benim için çok önemli. Teoride birçok konuyu anlamıyoruz ama bu çalışma çok yararlı oluyor.”
Türkiye’nin dört bir yanından gelen öğrencilerin her biri program sonunda 5 hafta boyunca 3 laboratuvarda toplamda 24 deney yapmış olacak. Uygulama programı, 7 Eylül’de sona erecek.